Diyabet cerrahisinde müthiş rant var

54. Ulusal Diyabet Kongresi Antalya’da devam ediyor. Diyabet cerrahisinde rantın olduğunu dile getiren Prof. Dr. Temel Yılmaz, "Bu alanda müthiş bir şekilde rant olayı var. Müthiş bir şekilde tıpta alışık olmadığımız şarkılı sözlü reklam kampanyaları oluyor bu sağlık açısından hoş değil" dedi. Antalya’nın turizm bölgesi Kemer’de beş yıldızlı bir otelde düzenlenen 54. Ulusal Diyabet Kongresi devam ediyor. Kongrede düzenlenen basın toplantısına 54. Diyabet Kongresi Başkanı Prof. Dr. Nevin Dinççağ, 54. Diyabet Kongresi Genel Sekreteri Prof. Dr. Rıfat Emral, 54. Diyabet Kongresi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ayşe Kubat Üzüm, Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hasan İlkova ve Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı

Prof. Dr. Temel Yılmaz konuşmacı olarak yer aldı. Diyabetin, hemen her yaşta görülebilen, görülme sıklığı özellikle gençlerde hızla artan, yol açtığı kalp, damar, göz, böbrek ve sinir sistemi hasarları nedeniyle önemli bir noktada yer aldığına dikkat çeken uzmanlar, dünyada, 2017 yılında 425 milyon olan diyabetli sayısının yüzde 48 oranında bir artışla 2045 yılında 629 milyon olacağını öngörüyor. 2010 yılında Türkiye Diyabet Epidemiyoloji ve Prevalans (TURDEP II) çalışması sonuçlarına göre Türkiye’de yüzde 13.7 oranında bilinen diyabetli, benzer oranda da henüz hastalıklarının farkında olmayan gizli diyabetli bulunuyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu atlası (IDF 2017) verilerine göre Türkiye yaşa göre düzeltilmiş diyabet görülme sıklığında Avrupa’da birinci, diyabetli sayısına göre ise üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’nin 2045 yılında 11 milyonu aşkın diyabetli ile dünyada ülkelerarası diyabet sıralamasında 10’uncu sırayı alacağı öngörülüyor. "4-5 milyon diyabet hastasını eğitecek 500 tane diyabet hemşiresi var" 500 tane diyabet hemşiresi olduğunu söyleyen Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hasan İlkova, "Diyabet hemşirelerinin sayısı 490 küsur, hadi Bakanlıkla birlikte aşağı yukarı 500’ü biraz geçen ve eğitim verebilen nitelikte ve diyabet hemşiresi olarak çalışıp çalışmadığını bilmiyoruz. Bu insanların bir kısmı başka yerlerde görevlendiriliyor. 500 desek bu sayıya, 7,8 milyon diyabetlinin, bir kısmının diyabetinden habersiz olduğunu varsayarsak geri kalan 4-5 milyon diyabetli insan. Bunları eğitmek için elimizde sadece 500 tane diyabet hemşiresi var. Diyabet tedavisinin önünde en büyük engelin bu olduğunu görüyoruz" dedi. "5 dakikada bir hasta bakılmasını insan haklarına aykırı olarak görüyorum" SGK’nın diyabet için harcadığı paranın çok fazla olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hasan İlkova, "Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK), harcadığı para diyabet için çok fazla. Yüzde 20 olduğunu belirttiler. Ama bunun çok az bir kısmı belki yüzde 10’u filan ilaçla ilgili, geri kalan da komplikasyonlarla ilgili. Bizim diyabeti tedavi ederken önümüzdeki engel nedir? Hastayı neredeyse görmeden tedavi ediyoruz. Nedir bu? Devlet hastanesinde eğer siz bir hekimin günde 100 tane hastanın bakmasına ve bunların arada diyabetli hasta olduğunu düşünürseniz mümkün değil. O hastaya sadece 3-4 tane ilaç yazarsınız ve kapıdan uğurlarsınız. O ilacı, o hasta sürekli kullanacak mı, sizin verdiğiniz tedaviye uyum sağlayacak mı? O da ayrı bir mesele. Dolayısıyla bir kere hekimin ayırabileceği zaman çok önemli. O zaman diyabetli hasta için mutlaka arttırılmalı. Ben üniversite hastanesinde çalışan bir hekim olarak 5 dakikada bir hasta bakılmasını insan haklarına aykırı olarak görüyorum. 2 ay sonrasına randevu versinler ama hiç değilse 15-20 dakika zaman ayırsınlar" diye konuştu. "Diyabetli insanların birçoğu yeterli tedavi görmüyorlar, bu da acı bir gerçek" Diyabet tedavisinin en büyük engelinin sağlık personelinin eğitimi ve hasta eğitimi olduğunu söyleyen İlkova, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Diyabetli insan sayısı 7 milyonu aşmış durumda. Hatta bu insanların üçte biri bu hastalığın farkında bile değil. Hiç tedavi görmüyorlar. Geri kalanın da nasıl bir diyabet eğitimi aldığının iyi olmadığını görüyoruz. Ne yazık ki eczaneden ilaçlarını alan tedavisini görenlerin de hiç iyi olmadığını görüyoruz. Bu 7 milyon belki de 15 milyona ulaşacak. Biz bunu engellemeye çalışmalıyız. Diyabetin takibinde kullanılan önemli bir parametre var. O parametre ortalaması yedinin altında olmalı. Bugün yedinin altında parametre alabilen diyabetli hasta yüzde 50'nin altında. Dolayısıyla diyabetli insanların birçoğu yeterli tedavi görmüyorlar, bu da acı bir gerçek." "Tip-1 diyabet hastaları mutlak insülinle tedavi olması gerekiyor" İnsülin bağımlılığını giderme diye bir şeyin olmadığını ifade eden İlkova, konuşmasını şöyle tamamladı: "İnsülin tedavisini gerektiren insanlar var. Tip-1 diyabet hastaları mutlak insülinle tedavi olması gerekiyor. Fakat Tip-1 tanısı konulan ve mody olan hastaların bir kısmı insülinle tedavi değil ama ilaçla tedavi edilebileceğini biliyoruz. Bu oranın da yüzde 5 gibi oranla olduğunu biliyoruz." "Diyabet cerrahisi diye bir şey yok" Bilimsel anlamda diyabet cerrahisi diye bir şeyin olmadığını söyleyen Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, bununla ilgili yapılan uygulamaların olduğunu belirtti. Yılmaz, "Tip-2 diyabetli bir hastayı ister cerrahi operasyonla zayıflatın isterseniz de diyet programı ile zayıflatın. Amerika'da yapılan büyük çalışma da düşük karbonhidratlı ve düşük kalorili diyetler vererek programa giren hastaların büyük bölümü insülini bırakmış. Yeni yapılan çalışma da bu uygulamanın 10 yıllık sonuçları verildi. On yıl önce operasyon geçirip, insülini bırakan insanların belli bir kısmı insüline geri dönüyor. Operasyonlar bir sağlam dokunun alınma operasyonu. Bir kere bununla ilişkili olarak hastada mineral ve vitamin eksikliği oluyor. Hasta protein alamıyor. Kusmaları oluyor. Bunun yüzünden ayriyeten protein tozu alması gerekiyor. Bu operasyonlar ancak çok sınırlı insanda olabilecek operasyonlar" dedi. "Diyabet cerrahisinde müthiş rant var" Diyabet cerrahisinde rant olayının olduğunu dile getiren Prof. Dr. Temel Yılmaz, "Bu alanda müthiş bir şekilde rant olayı var. Ben Sağlık Bakanlığını bu operasyonları yeteri kadar denetlediği düşüncesinde değilim. İyi denetlenmiyor. Müthiş bir şekilde tıpta alışık olmadığımız şarkılı sözlü reklam kampanyaları oluyor bu sağlık açısından hoş değil" şeklinde konuştu. "Diyabet iyi tedavi edilmediği zaman ağır organ hasarı yol açan bir hastalık" Diyabetin ciddi bir hastalık olduğunu söyleyen Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı: "Bir taraftan insülin direnci bir taraftan insülin eksikliği olan farklı bir hastalık. Diyabet değişik olarak yoga yapınca psikolojik olarak rahatladığını ileri süren çalışmalar var. Bilimsel olarak diyabetin tedavi çeşitleri arasında yer almıyor. Bunu bir kere vurgulamak gerekiyor. Diyabet iyi tedavi edilmediği zaman ağır organ hasarı yol açan bir hastalık. Tamamlayıcı tıbbın alanı. Diyabetin biraz dışında. Yoga egzersiz yararı olduğuna dair yayınlar var. Bu çalışmalar yapılır değerlendirilir ve iyi sonuçlar alınırsa konuyla ilgili düşüncelerimiz değişebilir." "Diyabet aslında bir hormon hastalığı" Diyabet hastalığının çok fazla unsuru olduğunu ifade eden 54. Diyabet Kongresi Başkanı Prof. Dr. Nevin Dinççağ, "Diyabet aslında bir hormon hastalığı, hormonun eksikliğinden ya da etkisizliğinden enerji kaynağımız glikozun vücut tarafından kullanılmamasından doğan aslında halk arasında şeker hastalığı olan ama hiç şeker tadı ve kıvamında olmuyor. Gerçekten sıklığı giderek artan ama farkındalığı çok iyi olmayan ilerleyici ve oluşturduğu sorunlar nedeniyle yüksek derecede hastaya sıkıntılar getiren ve hem bireye hem millete maliyeti yüksek olan bir hastalıkla uğraşıyoruz. Bu hastalığın çok unsurları var" dedi. "Çok boyutlu bir hastalıktan bahsediyoruz" Çok boyutlu bir hastalıktan bahsettiklerini söyleyen 54. Diyabet Kongresi Genel Sekreteri Prof. Dr. Rıfat Emral, "Çok boyutlu bir hastalıktan bahsediyoruz. Tek boyutu yok maalesef. Tüm bu konuları tartışırken bilimsel olarak tartışmaya gayret gösteriyoruz. Dolayısıyla yansız olmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu. "Artık diyabet hastalarının glikoz ölçümü daha iyi olacak" Yeni geliştirilen insülinlerin olduğunu belirten 54. Diyabet Kongresi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ayşe Kubat Üzüm, "Yeni geliştirilen insülinler var. Bunlar hastanın yaşam kalitesini yükselteceğini düşündüğümüz, günlük pratikte de yavaş yavaş uyguladığımız insülinler. Diyabetik teknolojilerle ilgili bir kurs var. Bu kursta da glikoz ölçü metotlarının sadece parmak ucundan iğne ile delerek değil de cilt altında glikoz ölçüm metotlarını geliştirildiğini, farklı cihazların tanıtıldığı kurslar. Türkiye’de de çok fazla cihaz var. Artık diyabet hastalarının glikoz ölçümü daha iyi olacak" ifadelerini kullandı.

Devamını okumak için tıklayınız...


Tüm içeriği video ve fotoğraflarıyla indir


Fotoğraf İndir

Video İndir