Aşırı kilo ve yoğun meme dokusu, meme kanseri risk faktörü

- Kadın kanserleri arasında ilk sırada yer alan ve dünyada her yıl 1.5 milyon kadını etkileyen meme kanseri, her 8 kadından birinde görülüyor. Türkiye’de ise her yıl 240 bin kadın meme kanserine yakalanırken, bunların 40 bini yaşamını kaybediyor. Türkiye meme kanseri açısından dünyaya göre şanssız. Çünkü ABD’de meme kanseri 51 yaş sonrasıyken, ülkemizde bu yaş 41 sonrasına kadar düşüyor. 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle Memorial Şişli Hastanesi’nde düzenlenen “Meme kanserinde korunma, erken tanı ve tedavi” konulu seminerde konuşan; Memorial Şişli Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. Sertaç Demirel, meme kanserinin yüzde 20 genetik, yüzde 80 ise

genetik ya da ailesel olmayan nedenlerle ortaya çıktığını söyledi. 40 yaşından sonra yılda bir 60 yaş sonrası 2 yılda bir mamografi 40 yaşından sonra yılda bir kez düzenli olarak çektirilen mamografinin erken tanı ve yaşamı kurtarma şansını yüzde 35-40 oranında artırdığını dile getiren Op. Dr. Demirel, “Kadınlar radyasyona maruziyet nedeniyle mamografi çektirmekten endişe ediyor. Bunun yanında acı duyma korkusu da var. Ancak mamografi çekimlerini bizler kar zarar hesabına göre öneriyoruz. Memede kitlenin ele gelmesi erken evre olarak kabul edilmiyor. Ancak mamografi ile oradaki bir değişikliği daha tümörleşmeden yakalayabiliyoruz. Kadınların 60 yaş sonrasında yılda bir ultrason, tümör büyüme hızı düştüğünden hasta ile konuşularak iki yılda bir mamografi yaptırılabilir. İşlem sırasında kişinin acı duymaması için ise kendilerine gerekli tüm destek veriliyor” dedi. Bir uçak yolculuğu mamografiye eşit Mamografiden alınan radyasyon miktarıyla, hayatın her alanında karşılaşma riskinin olduğunu ifade eden Op. Dr. Demirel, “Uzun uçak yolculukları nedeniyle vücut yüksek oranda radyasyon alıyor. yüksekliğe ve kozmik ışınlara bağlı olarak mamografi kadar ışın alınabiliyor. Bunun yanında gereksiz çekilen tomografiler de yüksek radyasyon içeriyor. Yani hayatın her alanında radyasyonun etkileri var ve bu inkar edilemez. Günümüzde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak geçmişe göre mamografilerde de radyasyon miktarı azalmıştır” şeklinde konuştu. Erken evrede hastaların tamamına yakını iyileşiyor Meme kanserinin erken evrede yakalandığında yüzde 100’e yakın oranda tedavi edilebildiğini ve tüm meme kanserlerinin de %80’in üzerinde tedavi şansı bulunduğu anlatan Memorial Şişli Hastanesi Onkoloji Merkezi’nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Serkan Keskin de “Günümüzde 4. evre meme kanserlerinde bile yaşam süresini 3’lerle, 5’lerle, 10 yıllar ile ifade ediyoruz. Kanser artık kurtulma şansının yüksel olduğu bir hastalık. Bir kalp yetmezliği ya da bir siroz meme kanserinden daha tehlikeli... Bunun farkında olunması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Meme kanseri hastalarının yüzde 50’si ani üzüntü ve çözüş yaşayan kişiler Memede ele gelen kitlelerin yüzde 90 oranında iyi huylu olduğunun altını çizen Doç. Dr. Keskin, meme kanseri risk faktörleri arasında önemli bir yeri olan stresin hastalar üzerindeki etkilerini şöyle anlattı: “Meme kanseri hastalarının yüzde 50’sinden fazlasının ani bir stres ve çöküntü yaşadığı, yapılan çalışmalarla ortaya çıkmış. Kişinin vücudu hakkında sorumluluk sahibi olması gerektiğine de vurgu yapan Doç. Dr. Keskin, ani değişikliklerin mutlaka önemsenmesi söyledi ve ekledi: “Eğer memede 10 yıldır bir kitle ele geliyorsa bu kanser değildir. Bir kişinin 10 yıl kabızlık sorunu yaşaması da onun kolon kanseri olduğunu göstermez. Daha önce var olmayan, yeni başlayan ve eskiye göre daha farklı oluşan şeyler önemsenmelidir. Burada amaç korkutmak değil, sadece farkındalığı artırmaktır.” İlk üç meme muayenesi doktor ya da eş desteği ile yapılabilir Kadınların aylık kendi kendine meme muayenesi yaparken yaşadıkları stresin ve korkunun, psikolojileri üzerinde olumsuz etkileri olduğuna da dikkat çekti. Doç. Dr. Keskin, kadınların kendi meme yapısını tanımaları ve farkına olmaları için aylık yapmaları gereken düzenli kontroller için şu önerilerde bulundu: “Kendi kendine meme muayenesi, kadınlar için büyük bir korku oluşturabilir. Ele bir kitle gelmesinden korkan kadın, kendi memesine dokunmak istemeyebilir. Bu korkuları yenmek için kadınların bir uzman psikolog yardımı almalarını öneriyoruz. Bunun yanında muayenelerini yaparken eşlerinden de destek almaları onları rahatlatabilir. Aylık muayene fikrine alışana ve kendini iyi hissedene kadar ilk birkaç muayeneyi, bir uzman doktor ile birlikte yapabileceklerini unutmamalılar. Böyle bir talepleri olursa doktorları onlara yardımcı olacaktır.” Göğüs bölgesine radyasyon almak risk faktörü Meme kanserinin erken evre tedavi başarısı hakkında bilgi veren Memorial Şişli Hastanesi Onkoloji Merkezi’nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Soley Bayraktar, “Meme kanserinin, süt kanalları içinde olan ve yayılmayan çok erken evresi için tedavi şansı yüzde 100’e yakın. Süt kanallarından çıkıp meme dokusuna ilerleyen vakalarda ise başarı oranı yüzde 80’in üzerinde... Yani meme kanseri son yıllarda başarıyla tedavi edilebilen bir tür” açıklaması yaptı. Meme kanserinin bilinen nedenlerinin yanı sıra bazı faktörlerin etkisini de vurgulayan Doç. Dr. Bayraktar, “Lenfoma hastaları göğüs bölgesine radyoterapi aldıkları için bu hastalarda meme kanseri riski artar. Haftada 3 günden fazla alkol almak da riski artırır. Aşırı kilo son yıllarda çok önemsenen bir meme kanseri nedenidir. Bunların yanı sıra yoğun meme dokusu da kadınlar için meme kanseri risk faktörüdür” diye konuştu. 45 yaş altı hastalar genetik test yaptırmalı Meme kanseri hastalarının yumurtalık, rahim, bağırsak, deri, pankreas ve prostat kanseri olma riskinin yüzde 50’nin üzerinde olduğunu söyleyen Doç. Dr. Bayraktar, “Meme kanseri hastalarının özellikle de 45 yaş altında olan hastaların mutlaka genetik test yaptırmaları gerekiyor. Öncelikli olarak BRCA 1 ve BRCA 2 bakılmalı. Hastanın detaylı aile öyküsü alınmalı. Ailesinde en az iki kişide kanser bulunan kişiler de bu testi yaptırmalı” dedi. Yoga ile kanserin risk faktörü olan stresi yönetmek mümkün Yoga Terapi Uzmanı Dr. Neslihan İskit de yoganın birçok hastalık üzerindeki etkisi gibi kanserin risk faktörlerinden biri olan stresi kontrol altına alan bir özelliği olduğuna işaret etti ve şunları söyledi: “Amacımız kişilerin hastalanmadan, kansere yakalanmadan kanser risklerini ortadan kaldırmak ve özellikle de stres faktörünü yok etmek. Bunun için de yoga öğretisinden yararlanmak, yaşam kalitesinin artmasını sağlıyor. Ancak hastalık ortaya çıktığında da tedavi sürecinde yaşanan stresin yönetilmesi ve hastaların psikolojik yönden rahatlaması bakımından yoganın önemi büyük… Bu nedenle bir uzman eşliğinde ya da evde bir DVD programı ile düzenli olarak yoga yapılabilir”.

Devamını okumak için tıklayınız...


Tüm içeriği video ve fotoğraflarıyla indir


Fotoğraf İndir

Video İndir