''Türkiye'de sanayide en büyük sorunumuz; planlamanın olmamasıdır''

Ömer Niziplioğlu, ''Türkiye'de sanayide en büyük sorunumuz; planlamanın olmamasıdır. Sanayinin nasıl gelişeceği yönünde bir fikrimiz olmadığı için herkes kendi fikrine göre sanayileşmeye kalkıyor. Buda verimsiz ve kalitesiz bir üretime neden oluyor. Çoğu firma başarı elde edemiyor'' dedi. İş Dünyası Konfederasyonu (BİRKONFED) Sanayi Komisyonu Başkanı Ömer Niziplioğlu, Türkiye'deki sanayinin planlanmadığına ve bankaların sanayiye kredi verirken çok kontrollü davrandığına dikkat çekti. Niziplioğlu, destek verildiği takdirde ellerinde yerli otomobil projesi olduğu ve bunu pazarlamak istediklerini belirtti. ''Hangi yönde ilerleyeceğimizi sanayi ve endüstri olarak planlamamız lazım'' Türkiye'de sanayide en büyük sorunumuz; planlamanın olmamasıdır diyen Niziplioğlu, ''Sanayinin nasıl gelişeceği yönünde bir fikrimiz olmadığı için herkes kendi

fikrine göre sanayileşmeye kalkıyor. Buda verimsiz ve kalitesiz bir üretime neden oluyor. Çoğu firma başarı elde edemiyor. Biri çorap ürettiyse ve bu başarı olduysa o köydeki herkes çorap üretiyor. Burada insanlar gereksiz olarak kendi kendini rekabeti ile boğuyor. Çoğu zaman sonuçları iyi olmuyor. Baştan bir planlama yapılması lazım. Krom madeni işlenecekse türevleri; sacı, profili ve pulu üretilmeli. Bor madenlerimiz var. Bor'un en önemli sahası deterjan. Deterjanı ithal ediyoruz. Bor'u hammadde olarak satıyoruz. Bunun gibi mermeri örnek verebiliriz. Mermerin tonunu 100 dolara satıyoruz. Çinli, m2'si 50 dolara sattığı zaman 1 m3'ten 5-10 bin dolar para kazanabiliyor. Dünya mermer ticaretinin 100 milyar dolar olduğu düşünürse, Türkiye'deki pay yüzde 2. Buda demek oluyor ki 2 milyar dolar. Çinliler bizden aldığı mermeri dünyaya satarak 50-60 milyar dolar kazanabiliyorlar. Hangi yönde ilerleyeceğimizi sanayi ve endüstri olarak planlamamız lazım. Planlama bittikten sonra üretim yapılacak açılacak yerleri açmamız gerekiyor'' şeklinde konuştu. ''Sanayi, gerçek manada kaynak bulmakta çok zorlanıyor'' Türkiye'deki bankacılığın sanayiye karşı tavrını değerlendiren Niziplioğlu, ''Türkiye'de bankacılık çok kontrollü gidiyor. Avrupa, Amerika ve Japonya'da yaşanan krizlerden sonra bankacılık çok korunaklı oldu. Sanayi, gerçek manada kaynak bulmakta çok zorlanıyor. Türkiye'de bankaya giderseniz; paranız varsa kredi verir ya da teminatınız varsa kredi verir. Sizin ticaretinizdeki volümünüz, üretiminiz ya da ülke ekonomisine katkınızla çok ilgili alakalı olmaz. Dünya bu böyle değil. Ticarethaneniz varsa belli bir ciroya ulaştıysanız birçok banka kredi verir. Türkiye'de bu konular tamamen sıfırlanmış durumda. Bizim önerimiz; özel sektörden bu kadar büyük kaynağın çıkartılması beklemek biraz zor. Bu durumda yurtdışından Türkiye Sanayi Kalkınma Fonu adı altında bir fon bulmalıyız. Bunu devlet garantisi altında almalıyız. İthal ettiğimiz ürünlerin listesini çıkartarak, bu ürünleri Türkiye'de kim üretmek istiyorsa hem teşvik hem de kredi vermeliyiz. Başarısız olursa fabrikası bizde kalacağı için o üretim tesisi alınıp, başarmak isteyen başka birine vererek, Türkiye'nin kanayan yaralarını süratle iyileştirebiliriz'' dedi. ''Otomobil ile ilgili projemiz var'' Konfederasyonun yaklaşık 2 milyon işadamı üyesi olduğu ve birçok sektörde faaliyet gösterdiklerini dile getiren Niziplioğlu, ''Daha çok görev almak istiyoruz. Türkiye'de olmayan işleri yapmak istiyoruz. Türk otomobili yok. Fikri mülkiyet ve patentleri Türkiye'ye ait taşıt yok. Biz bunlara talibiz. Türkiye'de yapalım diyorlar ama bir yerde mühendislimizin olmadığını düşünüyorum. Bu ayıp ve utanılacak durum değil. Cumhuriyet yeni kurulduğunda inşaat mühendisleri de yoktu. İnşaat mühendisi olmadığı için çok fazla konut yapamadık. Türkiye, bugün dünyada inşaat sektöründe 3'üncü durumda. Bizim otomobil ile ilgili projemiz var. Bunu paylaştık. Tasarımsal olarak beklentimiz oluyor ama illa Türk tasarımcı olması şart değil. 100 yıldan beri bu konuda tasarım yapmış firmalar ve ülkeler var. Bu konuda gerekli girişimlerde bulunduk. Fikri mülkiyet hakları ve patenleri Türkiye'ye ait bir otomobil için teklifler alındı. Buna sıcak bakılması durumunda Türkiye'de üretmek isteriz. Yetkililerin sanayimize, sanayicimize ve ülkedeki dinamiğe güvenmesi gerekiyor. Gerekli desteklerin verilmesi gerekiyor. Bir arabanın gerçek manada planlanması ve prototiplerinin üretilmesi tüm segmentler için yaklaşık maliyeti 100 milyon dolar. Bunu özel sektörden birinin karşılamasını beklemek mantık değil. Gerçek manada samimiyet ile yaklaşılırsa Türkiye'nin ekonomik, orta, lüks segmentini kendi markamız olarak yapar, Ortadoğu ülkeleri, Müslüman ve Afrika ülkelerine satabilecek duruma getirebiliriz diye düşünüyorum'' ifadelerini kullandı. ''Yaklaşık 500 bin tane mühendisimiz var. Pırıl pırıl yetişmiş insan gücümüz var. Arazilerimiz var. Donanıma sahibiz ama bir türlü istediğimiz ve hak ettiğimiz noktaya gelemiyoruz. Öncelikle planlama yapılması gerekiyor. Daha sonra kaynak bulunması gerekiyor. Kaynak, Türkiye Sanayi Fonu adı altında toplanması gerekiyor. Teminatı çok olan ya da çok zengin olan değil, projesi olan, üretmek isteyen kim varsa ve bizimde göstereceğiz doğrultuda sanayileşebilir. Türkiye bunu çok fazla hak ediyor.''

Devamını okumak için tıklayınız...


Tüm içeriği video ve fotoğraflarıyla indir


Fotoğraf İndir

Video İndir