Laçinel: ''Gençlere ilk önce kendilerini tanımlarını, kendi yeteneklerini fark etmelerini öneriyorum''
Canlı Yayın Aracı, Prodüksiyon, SNG Trucks, Webcast, Uydudan Canlı Yayın, Video Telekonferans, Canlı Cerrahi Yayını, İnternetten Canlı Yayın - Ayşen Laçinel, ''Gençler mülakata davet edilmişse bu büyük bir fırsat Bu mülakatı iyi değerlendirmelidir Bunun için gençlere ilk önce kendilerini tanımalarını, kendi yeteneklerini fark etmelerini öneriyorum
- Ayşen Laçinel, ''Gençler mülakata davet edilmişse bu büyük bir fırsat. Bu mülakatı iyi değerlendirmelidir. Bunun için gençlere ilk önce kendilerini tanımalarını, kendi yeteneklerini fark etmelerini öneriyorum. Bu çok ciddi bir çalışma'' dedi.
Marka ve İnsan Kaynakları Danışmanı, Kariyer Koçu, Eğitmen, AL Danışmanlık Genel Müdürü Ayşen Laçinel'in yeni kitabı 'Liderlik Frekansı' imza günü, Taksim Sed Otel'de, bir davette, iş ve ekonomi dünyasının önde gelen isimlerini buluşturdu. Engin tecrübesine dayanan Laçinel, gençlerin mülakata giderken nelere dikkat etmesi gerektiğini, işe giriş-çıkışın hızlı olması nedeni ve bunun ekonomiye kaybını, patronların stratejik planlama nereler dikkat etmesi ve yeni kitabı ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Gençlere iş mülakatından önerilerde bulunan Ayşen Laçinel, ''Gençler mülakata davet edilmişse bu büyük bir fırsat. Bu mülakatı iyi değerlendirmelidir. Bunun için gençlere ilk önce kendilerini tanımalarını, kendi yeteneklerini fark etmelerini öneriyorum. Bu çok ciddi bir çalışma. Biz, herkesi fark ediyoruz, herşeyi algılıyoruz. Peki, kendimi fark ediyor muyum? Ben kendimi tanıyor muyum? Benim güçlü yönlerim neler? İlgi alanım nedir? Yeteneklerin nedir? Ben bu güçlü yönlerime, yeteneklerime ve ilgi alanıma yönelik bir iş mi seçtim? Oraya mı mülakata gidiyorum? Eğer bunların cevabı evetse, bir adım önce başlıyorum. İlgim ve yeteneklerim olan işe başvurmam beni öneçıkaracakken,yeteneklerimi bilmemle birlikte işin tanımını öğrenmem gerekiyor. Mülakata gittiğim zaman, beni niye seçsinler? Bunu çok iyi açıklayabilmeliyim. Kendi yeteneklerim, ilgim ve kendime yaptığım yatırımlar beni diğerlerinden ayıracak bilgiler. Ben işin tanımını,yeteneklerimi biliyorum ve yatırımı yaptım. İş yerine gittiğinde, bütün bu içeriği doğru ve etkili bir şekilde ifade edebiliyor muyum? Bir başka önemli bir nokta, benim talip olduğum kurum ne? O kurumun özelliklerini biliyor muyum? O kurumun kültürünü ve değerlerini araştırdım mı? Yeteneğim ve ilgim o işe uygunken, benim değerlerim ve benim kültürüm, kurumun kültür ve değerleriyle örtüşüyor mu? Bu soruların cevabı da evetse, kişinin bu bilgileri önce karşındakini dinleyerek, sorularını gerçekten anlayarak ve o sorulara bilgisi ve iletişim yetenekleriyle en doğru ve en etkili cevabı vererek başarmasıyla mümkün. Dolayısıyla ben, görüntünün kurum kültürüne uygun bir giyim stilini seçmenin önemini vurguluyorum. Aklın, gönlün, kendine yaptığın emeğin ve birikimin önemini anlatıyorum.Gençler bunlara dikkat ederse o işi almamalarına imkan yok. Sonuç olarak şunu söylüyorum: Önce, kendine liderlik edeceksin. Önce, kendini bileceksin. Kendini bilen, herşeyi bilir. Kendine liderlik eden, o mülakata liderlik eder. Diğer liderlerle senkronize şekilde çalışabilir. Başarılı sonuçlar alman için bence bunlar yeterli'' dedi.
''İşe giriş-çıkış hızının çok yüksek olmasının, yılda yaklaşık 3 milyar liralık kayba neden oluyor''
Hizmet sektöründe işçi giriş-çıkışların(turnover) ekonomiye olan kaybını değerlendiren Laçinel, ''Ciddi oranda ekonomiye kaybı var. Mülakat için insan kaynaklarındaki uzmanın ayırdığı süre, mülakattan önce yapılan cv taramaları, işe alınan kişiye verilen işe giriş oryantasyon eğitimleri, o kişiye ayrılan zaman, sigortası, yemeği, maaşı, bütün bu zaman, emek ve para yatırımı, 3-4 ay sonra kişini işten çıkarılması veya kişinin orayı sevmemesi ile son bulabiliyor. Özellikle üniversiteli gençlikte iş arama sorunu, birde iş bulan gençliğin işte barınamama sorunu birleşince, hem moraller bozuluyor hem de Türk ekonomisine ciddi kaybı oluyor. İşe giriş-çıkış hızının çok yüksek olmasının yılda yaklaşık 3 milyar liralık kaybı var. Bunun en büyük sebeplerinden birincisi, firmanın organizasyon şemasının tanımının net olmaması. Aslında firma, ne hedefini tam belirlemiş olabiliyor ve rotadan hedef kayıyor ne de organizasyonundaki görev tanımları birbirinden ayrıştırılmış. Böyle olunca, ne aradığını bilmeyen bir insan kaynakları yaklaşımıyla, işe geldiğinde de ne istediğini bilmeyen işçi ortaya çıkıyor. Eğer ben etkili iletişim tekniklerini öğrenmişsem çok güzel paketle kendimi kabul ettirebiliyorum. Ancak işe girdikten sonra içerik, akıl ve deneyim göstermek gerekiyor. Bunları gösteremediğiniz zaman aynı 'Made İn China personel ve ürün' gibi, -mış gibi yapıp, işe gelen arkadaşlarımızın aslının o olmadığını, onun gibi olduğu anlaşılıyor ve işten çıkarılıyor. Öbür tarafta ne istediğini bilmeyen insan kaynaklarının alım vizyonunun, isteklerinde erozyona uğraması, aldığı kişiyi değerlendirmemesine neden oluyor. Etkili,doğru, liderlik ve yönetimi sergilenemiyor. Liderlik ve yetenek yönetimi sergilenemiyor. Bunu sergileyemeyen insan kaynakları yöneticisiyle, ne istediğini tam bilmeyen işe aday arkadaşlarımız, ömrü kısa iş deneyimlerine sahip oluyor. İşe giriş-çıkış hızı çok yükseliyor ve Türk ekonomisine ciddi zarar veriyor'' şeklinde konuştu.
Patronlara stratejik planlar yaparken önerilerde bulunan Laçinel,''Kişilere önerdiğim gibi kurumun kendini çok iyi tanıması lazım. O kurumun, o sektörde var olmasını sağlayacak olan ve o sektörde rakiplerden kurumu ayıracak olan özelliklerini çok iyi görebiliyor olmasın olması gerekiyor. Bu özellikleri öne çıkarırken, şu şirket bunu yapıyorsa bende bunu yapıyorum demeden, kendi özelliklerini farklılaştırarak, doğru bir iletişim stratejisiyle anlatabiliyor olması gerekiyor. Sadece kendini bilmekte yetmiyor. Ülke pazarında ve dünya pazarında, kendi faaliyet alanındaki oyuncuları da çok iyi tanıması lazım ki, müzik değiştiğinde dansı değiştiğini de bilebilsin. Taklit etmeyen, gücünü ve farklıklarını bilen, stratejisini doğru yansıtan bir kurumu vizyonu, vizyonu gerçekleştirecek insan kaynaklarının kurgulanmasıyla da başarılı olacaktır. Şirketin kendine liderlik etmesi gerekiyor. Kendi gücüne, pazara, ülkeye, büyüdükçe dünyaya ve bütün bunlardan önce dünyaya liderlik etmesi gerekiyor'' diye konuştu.
Laçinel kitabı hakkından şu bilgileri verdi: ''Biz bazen sahip olmak istediklerimiz şeylere, sahip olunca mutlu olacağımızı sanıyoruz. Oysa ki, kendi değerlerimiz ertelersek, kendimize, ailemize ve sevdiklerimize haksızlık edersek, sahip olmak istediklerimiz olduğunda da, oldu da yinede mutlu değilim diyoruz. Demek ki sonradan sahip olduğumuz şeyler bize mutluluk vermeyecek. O halde mutluluk nedir? Mutluluk kendini bilmek, eğitim alırken, kariyer yaparken, güç sahibi olurken etrafa ne kadar fayda verebiliyorsun? Güçlendikçe ne kadar güçlendirebiliyorsun? Bunu anlamak lazım. Bunu anladığımız zaman paranız varken de mutlusunuz, yokken de mutlusunuz. Belki paranız hiçbir zaman olmayacak, ama o zamanda değerlisiniz. Belki de yatırımdan yatırıma koşacaksınız. Bütün bunlar, sizin değerinizi etkileyen faktörler değil. 'Liderlik Frekansı' kitabımda, ilk kitabım olan 'Sen Kimsin'den sonra diyorum ki, şen şimdi kendini fark ettin, kendi yeteneklerinin farkındasın, kim olduğunu biliyorsun ve bir yolculuğa çıktın. Kim olduğunu bilen kişi, sağlam ve sağlıklı yolculuk yapar. Çünkü hedefini de bilir. Bu kitabımda diyorum ki, ''Aslında Yolculuk Kendine ve Kendi Yolculuğunda Kendi Yıldızın Parlasın.'' Okurlarıma bu mesajı veriyorum. Bütün insan kaynakları danışmanlıklarım, marka danışmanlıklarım, yaptığım kariyer koçlukları ve eğitimlerin özeti bu kitabımda''
''Yaşam bir liderlik yolculuğudur. Kendine liderlik etmektir aslolan'' diyen Ayşen Laçinel, yaşamdaki her birimizin özel, tek ve biricik olduğumuzu anlattığı 2.’ci kitabında, kendini fark etmenin ve yaşam amacını bilmenin anlamını vurguluyor. Gerek özel, gerek iş yaşamında, kılavuzunuz olacak bu kitapta, pek çok faydalı bilgi ve örnekler, okuyucuya güvenli bir yol arkadaşı olmaya hazır.
06 Ekim 2016 8:40 ÖÖ Perşembe