Türkiye, kanser ilaçlarına İngiltere'den daha önce ulaşıyor

- Medikal Onkoloji Prof. Dr. Nil Molinas Mandel: - "Pek çok ülkeye göre ilaçlara daha erken ulaşabiliyoruz. Türkiye’deki ruhsatlanma bazı ülkelerden daha hızlı oluyor" - Doç. Dr. Ülkü Yılmaz: - "Elektronik sigara kanser yapıyor" - "Bırakma yöntemi olmadığı gibi akciğer kanser riski olan bir madde" - Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi'nde konuşan Medikal Onkoloji Profesörü Dr. Nil Molinas Mandel, dünya piyasasına sunulan yeni kanser ilaçlarına Türkiye'nin hızlı bir şekilde ulaştığını söyledi. Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) ve Türk Göğüs Cerrahisi Derneği’nin (TGCD) birlikte düzenlediği “VII. Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi”,

24-27 Kasım 2016 tarihleri arasında Sueno Deluxe Otel, Belek’te gerçekleştirildi. Akciğer kanseri konusundaki gelişmelerin ayrıntılı olarak tartışıldığı kongreyi 400’ü aşkın katılımcı takip etti. Kongrede konuşan VKV Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Medikal Onkoloji Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, dünya piyasasına sunulan yeni kanser ilaçlarına Türkiye'nin hızlı bir şekilde ulaştığını belirterek, İngiltere'yi dahi geçtiğini söyledi. Akciğer kanseri hızla yayılıyor Kongrede konuşan Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahi Merkezi' Doç. Dr. Ülkü Yılmaz, akciğer kanserindeki erken tanının önemine işaret etti. Akciğer kanserinin hızla yayıldığına dikkat çeken Dr. Ülkü Yılmaz, artışla ilgili şu bilgileri verdi: “Akciğer kanseri çağımızın pandemisi niteliğinde neredeyse. ABD'de 1912 yıllarında yapılan yayınlarda 100'lerle ifade edilirken 2012 verilerine bakarsa 1 milyon 800 bin insan yeni akciğer kanseri tanısı alıyor. Ülkemizde ise her yıl 30 bin yeni akciğer kanserli olgu tanı almakta ve tedavi aşamasına girmekte. Olguların ülkemiz verilerine bakarsak yüzde 77’si ileri evre hastalık olarak karşımıza çıkmakta. Uluslararası verilerde yine bu oran yüzde 75 gibi bir oranda. Erken tanı bu anlamda çok önemli.” Elektronik sigara kanser yapıyor Erkek ölümlerinde akciğer kanserinin baş çektiğini, bunda en önemli etkenin sigara olduğunu vurgulayan Yılmaz, pasif içicilik ve elektronik sigaranın zararları ilgili de şunları söyledi; “Sonuçta sigara yüzde 30’lara varan oranda, özellikle ağır içicilerde akciğer kanserine yol açmakta. Bu yüzden erken yaşlardan itibaren sigarayla mücadele çok önemli. Pasif maruziyet de akciğer kanserine neden olan bir durum. Pasif sigara maruziyeti de çok erken yaşlarda karsinogenezisin başlamasına neden olmaktadır. Elektronik sigara son zamanlarda hem sigara kullanımını azaltmak ve bir bırakma aracı olarak öne sürülen ama bir yandan da reklamı yaygınlaşan oldukça sıkıntılı bir araç. Sonuçta hem bağımlılık potansiyeli yüksek, hem toksin maddeleri bireylerin aldığı bir araç. Bırakma yöntemi olmadığı gibi akciğer kanser riski olan bir madde" "Onkoloji merkezleri yetersiz" Cerrahi kanser müdahalesiyle ilgili bilgiler veren TGCD Başkanı Prof. Dr. Levent Elbeyli de kanserde erken tanının gerçekleşmesi halinde, cerrahi müdahaleden büyük bir fayda görülebileceğini belirtti. Onkoloji merkezlerinin yeterliliği konusunda da görüşlerini aktaran Dr. Elbeyli, "Bölgesel anlamda onkoloji merkezleri konusunda tabi eksikliğimizin olduğunu biliyoruz. Bölgesel ihtiyacın giderilmesi yani multi disiplinler onkoloji merkezleri oluşturulması, sadece bir onkolojinin bulunması da çözülebilir bir nokta değil. Yeterli teknik donanımın ve imkanların Türkiye’nin geneline yayılması gerekiyor. Yoksa toplum batıya, İstanbul, Ankara'ya ve büyük merkezlere yığılıyor" şeklinde konuştu. Radyoterapi ve kemoterapi olmayanlara Stereotaktik Beden Radyoterapisi Kanser tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden Radyoterapiyle ilgili bilgiler veren TAKD Başkanı Prof. Dr. Rıza Çetingöz ise günümüzdeki teknolojik gelişmelerle aygıtlarda, hasta ve sabitleme sistemlerinde çok büyük değişikler olduğunu, 15 sene önce 2 boyutlu tedavi yöntemlerin yerini 4 boyutlu yöntemlere bıraktığını söyledi. Hastaların, radyoterapi ile kemoterapiyi, durumları nedeniyle ya da cerrahiyi istemediğinden dolayı kabul etmeme durumlarında yeni teknolojik yöntem olan Stereotaktik Beden Radyoterapisi seçeneğini sunduklarını belirten Dr. Çetingöz, "Durumları iyi ve bu tedaviyi kaldırabilecek durumdalar ise lokal ileri hastalarda kemoterapiyle beraber eş zamanlı kullanmayı daha çok uygun görüyoruz. Bu hastaları cerrahiye yolladığımız halde, tümör çıkartılabilecek aşamadayken yakalanmış olsa bile bazı hastalarda genel durumları nedeniyle veya cerrahi kabul etmemeleri nedeniyle tedavide seçeneksiz kalıyorlardı. Bunları da özellikle şu aşamada yeni teknolojik yöntem olan Stereotaktik Beden Radyoterapisi demiş olduğumuz, küçük odaklarla ve çoklu alanlarla kısa sayıdaki seanslarla yüksek doz vererek tümörleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir tedavi yöntemiyle hastalarımıza yaklaşıyoruz ve gerçekten de çok önemli sonuçlar da elde edildi" dedi. "İmmunoterapi ilaçları, kanserin kontrol noktalarını önlüyor" VKV Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Medikal Onkoloji Prof. Dr. Nil Molinas Mandel ise 1995 yılında kemoterapi 'yapılsın-yapılmasın' tartışmaları yaptıklarını ancak daha sonra çıkan yeni ilaçlarla akciğer kanserinin başka tanımlanmaya başladıklarını belirtti. 10 yıl önce hedefli tedaviler tanımlandığını kaydeden Mandel, bu tedavi yöntemiyle önce çok ümitlendiklerini ancak bunun da çok geçmeden yetersiz olduğunu anladıklarını söyledi. Son 3 yıl içerisinde kanser tedavi yönteminde büyük yol katedildiğini açıklayan Mandel, "Son 2-3 yılın en flaş haberi bu immunoterapideki gelişmeler oldu. Hücre çoğalmasını kontrol eden bir takım mekanizmalar var vücudumuzda. Kanser hücrelerini vücudumuz kendisi gibi kabul ediyor böyle bir mekanizmayla kanser hücresi kendisini koruyor ve üremeye devam ediyor. Bunları engelleyen immunoterapi dediğimiz kontrol noktalarını önleyen ilaçlar gelişti" diye konuştu. "İngiltere'den bile daha iyiyiz" Dünya piyasasına sunulan yeni kanser ilaçlarına Türkiye'nin hızlı bir şekilde ulaştığını aktaran Dr. Mandel, "Türkiye’de aslında kanser ilaçları zaten devlet tarafından çok güzel karşılanıyor. Yeter ki ilaç Türkiye’de olsun. Eğer yurt dışından gelecek yeni ilaçlar kullanılacaksa, onun etkili olup olmadığı görmek için hasta 2-3 ay kendi imkanlarıyla o ilacı alıyor. Eğer ne geldiği gösterilirse, devlet sonrasını ödüyor. Sağlık Bakanlığı aslında bu konuda bizlere, hastalara çok destek veriyor. Pek çok ülkeye göre ilaçlara daha erken ulaşabiliyoruz. Türkiye’deki ruhsatlanma bazı ülkelerden daha hızlı oluyor. İngiltere’den bile daha iyiyiz" ifadelerini kullandı. Özel hastanelerin ücret farkı Özel hastanelerdeki alınan ücretle farklılıkları ile ilgili bir soruya "Benim çalıştığım kurum almıyor" diye yanıt veren Mandel, SGK ile anlaşmalı olan özel hastanelerden ilaç parasının alınmadığını vurguladı. Kemoterapide ücret farkı alınmasını 'sistem döngüsü' olarak yorumlayan Mandel, “Özel hastanelerde kemoterapi yapılıyor ve arada bir fark alınıyor. Özel hastane eğer SGK anlaşmalı ise bunlardan ilaç parası alınmıyor. Alınan fark benim çalıştığım kurumda yok. Onun için çok net bilmiyorum. Ama diğer kurumlar belirli anlaşmalar karşılığında fark alıyorlar diye biliyorum, çünkü başka türlü sistem dönmüyor" şeklinde konuştu.

Devamını okumak için tıklayınız...


Tüm içeriği video ve fotoğraflarıyla indir


Fotoğraf İndir

Video İndir